Bana hayatı anlatma can!
Ben hayatın acısını kemiklerimin
Her hücresinde hissederek öğrendim.
Namerdi de gördüm, merti de…
Öyle insanlar tanıdım ki
Sevdikleri için akıttığı yaşlarda boğulan…
Bana umuttur yaşamak dediler,
Umutsuzluğun, çaresizliğin
Dibini de gördüm, gördüm ben…
Çok severken ayrılanlar gördüm ben,
Sen severken ayrılmak nedir, bilir misin?
Öyle bir acı çekebilir misin?
Ya kavuşamayanlar…
Bir nefes kadar yakınken
Uzaklardan izlemek zorunda kalanlar,
Sevdalarını yüreklerine mezar kılan
Nice kullar gördüm ben…
Ben gurbeti de gördüm be can!
Sen hiç milletine hasret kaldın mı?
Ayda yılda bir kere görüp bayrağını
Heyecana bürünmek nedir?
Ezan sesi duyunca göğsünden
Kalbin sökülürcesine sevinmek nedir?
Kendi dilini özlemek nedir?
Memleket kokan bir bardak çaya
Hasret kalmak nedir, bilir misin sen?
Eğer çaresizliği tanımadıysan
Bana derdim var deme sakın.
Çünkü ben çaresizliği de öğrendim…
Dört duvar arasında sayılı günlerin sonunu getiremeyen insanlardan,
Sevdiklerini birazcık görebilmek için günlerce
Saatleri tespih gibi çeken
İnsanlardan öğrendim hayatı.
Eğer özgürlüğünü karanlıklarda
Sessizce yaşamadıysan
Bana hayatı anlatmaya çalışma.
Ben yaşarken ölmek nedir gördüm,
Varını yoğunu kaybederek
Kanı beş para etmeyen
Namert insanların yanında
Sabır çeke çeke öğrendim hayatı.
Bana hayatı öğretme be can!
Ben her nefes ders alarak
Canım dediklerimden her defasında
Tokat ala ala öğrendim hayatı.
Bana hayatı öğretme can, öğretme!
Yaman Karaca