Şiirin Fon Müziği
Senin Yüzünden
Bugün bir resminle baş başa
Bütün geçmişimi sorguluyorum.
Boğazımda düğümlenen çok şey var aslında,
Gençliğimden bu yana içimde ukde kalan,
Tamamlayamadığım, yarı buçuk kurulan,
Şimdilerde darmadağın hayallerim var.
Ey, bu gökyüzü kararmış hayatın sebebi…
Eminim kendini bulacaksın şu satırlarda,
Hadi, kendinle gurur duy.
Bu şiir yine sana yazıldı…
—
Ne ararsan bulacaksın bu şiirde,
İhanetlerinin kokusundan tut da
O namertliğinden, vicdansızlığından
Ciğersizliğine varana kadar
Her şeyi bulacaksın bu şiirde.
—
Hatırlar mısın seninle
İlk tanıştığımız o günleri?
Ben genellikle gökkuşağını yazar,
Kuşları, kelebekleri anlatırdım şiirlerimde.
Dünyanın ne kadar güzel bir yer olduğunu
Ve sevmenin nasıl değerli bir duygu
Ve yaşamaya değer olduğunu anlatırdım…
Ya da çocukların kahkahalarını anlatır,
Kadınların gülümsemeleri ile süslerdim.
Yani hep bir şekilde umut dolu bir dünyayı
Anlatmaya çalışırdım en içten yazılarımda
Çünkü seni daha tanıyamamıştım.
—
Sonra yavaş yavaş seni sevmeye başladım.
Artık hayaller, düşler kurmaya başladı satırlarım.
O küçücük yazılardan bitmeyen aşk şiirlerine uzandım.
Uzun uzun yolları, çok büyük hedefleri olan,
Artık kelebekleri değil de dağları, denizleri aşan,
Aşkı, sevdayı anlatan şiirler yazıyordum.
Ne sana ne yanında durmaya doyuyordum,
Her yazdığım kelimede ayaklarım yerden kesiliyordu.
Hayatımın en güzel yıllarıydı o yıllar
Çünkü ben sana aşık oluyordum…
—
Sonra…
İşte, buralarda bir şeyler ters gitmeye başladı.
Sanki bir deprem oldu, oturduğumuz bina yıkıldı.
O enkazın altından çıkan artık sen değildin.
Aklımın en çok karıştığı zamanlardı onlar işte.
Yazı yazmaya ara verdiğim zamanlar hani, hatırla.
Kalemi her elime aldığımda bir boşluk vardı içimde,
Bir şeyler ters gidiyordu gözlerimi kapadığımda,
Gözlerin gelmiyordu gözlerimin önüne…
Ya da eskisi gibi gülümsemelerin
Duyulmuyordu kulaklarımda artık.
Her şeyin tadı tuzu kaçmaya başlamıştı,
Ne gökkuşağının renkleri aynıydı
Ne de ağaçlar yeşerebiliyordu satırlarımda.
Dağlar artık öyle yemyeşil değildi, her yer pustu.
Denizler masmavi değildi, fırtına vardı.
Dalgalar devasa ve deniz ürkütücüydü
Çünkü aşk bitiyordu artık…
—
En sonunda…
En sonunda, işte bu hale geldim!
Çünkü artık hiçbir şeyin anlamı kalmamıştı içimde.
Ne kuşların bir önemi vardı satırlarımda
Ne de o güzel kokulu çiçeklerin…
Yüreğim kanıyordu, canım yanıyordu her kelimede,
Ben bir insanın hayallerinin yıkılmasına şahit oluyordum,
Umutların kaybolmasına, yolların çıkmazlara girdiğine,
Başıbozuk duyguların hakimiyetine teslim oluyordum.
Sözlerin yalanlığına, duyguların sahteliğine,
Yeminlerin yutuluşuna tanık oluyordum.
Yönümü o aşk dolu şiirlerden
Karanlıkta kaybolup giden hüzünlü,
Anlamsız, dertli sözlere çeviriyordum
Çünkü sen artık benim değildin.
—
İşte sevgili…
Bir insan, insanın hayatını böyle mahvedebilir ancak
Seni tanımadan önce ben bu hayatı seviyordum.
Dünyayı ve içindeki her şeye bir anlam veriyordum,
Seni tanıdıktan sonra bırak dünyayı, hayatı,
Ben kendime bile anlam veremiyorum
Çünkü yüreğimin kapılarını açtığım sen,
Bana en acı şeyleri öğrettin ve yaşattın.
Acıyı, ihaneti, vefasızlığı…
Yani olumsuz ne varsa sen öğrettin bana,
Yaşarken ölmeyi sen öğrettin…
Benim bu halim senin yüzünden…
EyvALLAH…
Yaman Karaca